Madrid, kentsel alanlarında dikkate değer bir biyoçeşitlilik artışına tanıklık ediyor. Emperatriz María de Austria Parkı'nda uygulanan öncü bir proje, parkın gölündeki bozulmuş bir adayı hayati bir yerel flora ve fauna sığınağına dönüştürerek olağanüstü bir başarı gösterdi.
Bu ekolojik restorasyon girişimi, kertenkeleleri ve kuşları çekmek amacıyla bir biyoçeşitlilik duvarı, amfibi canlılar için bir gölet ve Akdeniz iklimine uygun kuru bir çayırın oluşturulmasını içeriyordu. Kıyı şeridindeki sucul bitkileri desteklemek için doğal malzemeler kullanılarak çevrenin iyileştirilmesi ve yaban hayatının çekilmesi sağlandı. Projenin başarısı, şehrin diğer yeşil alanlarına da örnek teşkil etmesiyle sonuçlandı.
Erken sonuçlar oldukça cesaret verici. Parkta 26 farklı türden 204 kuş örneği ve sekiz farklı varyeteden 36 kelebek kaydedildi. Ayrıca, biyoçeşitliliği destekleyen bu müdahalelerin olumlu etkisini gösteren 109 tozlayıcı, bunlardan 76'sı arı olmak üzere gözlemlendi.
Bu tür projeler, kentsel alanların sadece beton yığınları olmadığını, aynı zamanda canlılığın ve ekolojik dengenin yeniden kurulabileceği alanlar olduğunu gösteriyor. Yeşil duvarlar gibi yapılar, şehirlerde yaban hayatı için dikey yaşam alanları sunarak kuşlar ve böcekler için barınak ve yuvalanma yerleri sağlıyor. Yerel bitki türlerinin kullanılması, bu ekosistemlerin sürdürülebilirliğini artırıyor.
Birleşik Krallık'ta yapılan bir araştırma, yeşil duvarların bulunduğu yerleşim yerlerinde, bulunmayanlara göre daha fazla kuş türünü barındırdığını ortaya koymuştur. Bu duvarlar, arılar ve kelebekler gibi tozlayıcılar için sürekli beslenme kaynakları sağlayarak kentsel ekolojik ağlarda önemli bağlantı noktaları oluşturuyor.
Akdeniz iklimine uygun kuru çayırların oluşturulması da biyoçeşitliliğin artırılmasına katkıda bulunuyor. Bu tür çayırlar, yerel bitki örtüsünü zenginleştirerek tozlayıcılar ve küçük yaban hayvanları için yaşam alanları yaratıyor. Doğal olarak kuruyan Akdeniz bitki örtüsünün yaz aylarındaki görünümü, budama sıklığının ayarlanması ve yerel türlerin kullanılmasıyla daha estetik hale getirilebilir. Bu tür çayırlar, az bakım gerektirmesi ve düşük maliyetli olmasıyla da öne çıkıyor.
Madrid'in genel yeşil alan stratejisi de bu tür projeleri destekliyor. Şehrin 75 km'lik bir yeşil halka oluşturmayı hedefleyen Metropol Orman projesi ve Arco Verde gibi girişimler, kentsel alanların doğayla yeniden bütünleşmesini amaçlıyor. Bu projeler, hava kalitesini iyileştirmeyi, iklim değişikliğiyle mücadeleyi ve biyoçeşitliliği korumayı hedefliyor.
Madrid'in, 2019'dan beri "Dünya Ağaç Şehri" unvanını koruması ve yaklaşık 300.000 ağaçla sokaklarının %55'inden fazlasının ağaçlı olması, şehrin çevreye olan bağlılığının bir göstergesidir. Emperatriz María de Austria Parkı'ndaki bu başarılı proje, Madrid'in daha yeşil ve yaşanabilir bir şehir olma yolundaki kararlılığını pekiştiriyor.