Telegram'ın kurucusu Pavel Durov, 24 Ağustos 2024'te Fransa'nın Le Bourget Havalimanı'nda gözaltına alındı. Organize suç gruplarının platformu kullanması, yetkililerle işbirliği yapmayı reddetmesi ve çocuk cinsel istismarı materyallerinin dağıtımına yardım ve yataklık etmek gibi suçlamalarla karşı karşıya kalan Durov, 5 milyon Euro kefaletle serbest bırakıldı. Ancak Fransa'yı terk etmesi yasaklandı ve iki haftada bir polise teslim olma şartıyla adli kontrol altına alındı.
Bu olay, teknoloji şirketlerinin içerik moderasyonu ve yasa dışı faaliyetlerin önlenmesindeki sorumluluklarına dair küresel tartışmaları yeniden alevlendirdi. Durov'un gözaltına alınmasının ardından Telegram, moderasyon uygulamalarını güçlendirme ve yargı mercileriyle işbirliğini artırma yönünde adımlar attığını duyurdu. Platform, yapay zeka araçları kullanarak güvenlik aramalarını iyileştirmeyi, yasa dışı ürünleri filtrelemeyi ve ciddi ceza davalarında kullanıcıların IP adresleri ve telefon numaraları gibi bilgileri paylaşmayı taahhüt etti. Binlerce yasa dışı pazar yeriyle bağlantılı kanalın kaldırılmasına rağmen, suç faaliyetlerinin yeni platformlara kayması gibi zorluklar devam ediyor.
Durov ise iddiaları reddederek, Telegram'ın Avrupa düzenlemelerine uyduğunu ve kullanıcıların platformu kötüye kullanmasından sorumlu olmadığını savunuyor. Bu gelişmeler, dijital platformların hem kullanıcı özgürlüğünü koruma hem de kamu güvenliğini sağlama arasındaki hassas dengeyi nasıl kurması gerektiği sorusunu gündeme getiriyor. Fransa'daki yetkililer, Telegram'ın moderasyon eksikliğini ve şifreli iletişim özelliklerinin suçlular tarafından kötüye kullanılmasını gerekçe gösteriyor.
Durov'un avukatı, Fransız polisinin soruşturma öncesinde Telegram'a yasal süreçleri izleyerek ulaşmadığını belirterek, tutuklamanın polisin kendi hatasından kaynaklandığını iddia etti. Bu durum, uluslararası hukuki süreçlerin ve teknoloji şirketleriyle devletler arasındaki işbirliği mekanizmalarının karmaşıklığını gözler önüne seriyor. Öte yandan, Durov'un durumu, dijital platformların küresel çapta düzenlenmesi ve hesap verebilirliğinin artırılması yönündeki küresel çabaların bir parçası olarak görülüyor. Özellikle Avrupa Birliği'nin Dijital Hizmetler Yasası (DSA) gibi düzenlemeler, büyük teknoloji şirketlerini içerik denetimi ve yasa dışı faaliyetlerin önlenmesi konusunda daha fazla sorumluluk almaya teşvik ediyor. Telegram'ın bu yeni politikalara ne ölçüde uyum sağlayacağı ve bunun kullanıcı gizliliği üzerindeki etkileri yakından takip edilecek.